Zekat ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

I. ZEKÂT
İbadetler Allah rızası için yapılır. Allah’tan başkası adına ibadet yapılamayacağı gibi, Allah rızası dışında başka bir amaçla da ibadet yapılamaz. Al- lah rızası için yapılan ibadetlerin maddî ve manevî hayatımız üzerinde çok olumlu etkileri vardır: Allah’ı anma vesilesi (Tâhâ, 20/14) olan Ibadet- ler; her şeyden önce müminlere Allah katında değer kazandırır. (Furkan, 25/77) Imanımızın olgunlaşmasını, ruhlarımızın yücelmesini, kalp- lerimizde Allah sevgisinin yerleşip yeşermesini sağlar. Bizleri kötü düşüncelerden, her türlü za- rarlı alışkanlıklardan, çirkin iş ve günahlardan, yanlış söz ve davranışlardan uzaklaştırıp (Anke- but, 29/45) ahlakî güzelliğe kavuşturur. Kalpleri- mizi çeşitli sıkıntılardan, üzüntülerden ve stresten korur. Gönüllerimize huzur ve mutluluk verir. (Ra’d, 13/28) Yaratılışımızda mevcut olan aşırı duygu ve eğilimleri frenleyerek, hayatımıza düzen ve istikrar getirir. Konumuzu teşkil eden zekât da hayatımızı anlamlı kılan, bize rabbimizin sevgi ve rızasını kazandıran, bireysel ve toplumsal hayatımızda çok önemli yeri ve olumlu etkileri olan ibadetlerimizden biridir.

1. Zekât nedir?
Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hâl ve övgü anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için dinen zekât alabilecek durum- daki muayyen kişilere verilmesi demektir. Malî ibadetlerden biri olan zekât, İslam’ın beş temel esasından olup, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Ba- kara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mü- cadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur ve- rir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe,9/103) buyrulmaktadır.

2. Zekât kimlere farzdır?
Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, hür, akıllı, büluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı mahiyette yani kazanç sağlayıcı nitelikte ve üzerinden bir yıl geçmiş nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

3. Nisap ne demektir? Miktarı ne kadardır?
Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadet- ler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yü- kümlü olur. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olan bu malın artıcı olması ve üstünden bir yıl geçmesi hâlinde zekâtının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sınırı olan “nisap” Hz. Pey- gamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî sınırlar, o dönem İslam toplumunun ortalama hayat standardını ve zenginlik ölçüsünü göster- mektedir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para veya tica- ret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların, o dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisabın bu mallar üzerinden belirlenmesi, sosyal ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dö- nemlerde de aynen korunmuştur.

4. Havaic-i asliye(asli ihtiyaçlar) nedir?
Havaic-i asliyye, temel ihtiyaçlar demektir. Fıkhi değerlendirmelerde temel ihtiyaçları karşılayan, bu yüzden de zekâta tabi olmayan maddi varlıklar havaic-i asliye olarak ifade edilir. İslam’da diğer bedenî ve malî yükümlülükler- de olduğu gibi, zekâtta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu ne- denle İslam bilginleri, zekât ve sadaka-i fıtr ile yü- kümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yüküm- lü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç miktarı mal, kişinin yaşaması için zarurî olan miktardır. Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hür- riyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.

5. Araç-gereç ve malzemeye zekât düşer mi?
Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç- gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlardan olup bunların zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak, kendi mesleğinin icrası için değil de, ti- caret için üretilen veya ticari amaçla alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekâtının verilmesi gerekir.

6. Zekât vaktinden önce verilebilirmi?
Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât ko- nusunda da kameri ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kameri yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse vakti gelmeden önce de nisap miktarına ulaşan malının zekâtını verebilir.

7. Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekât olarak verebilirmi?
Zekât gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak verilebileceği gibi, para, döviz, altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu belirten, iki veya daha fazla kişi arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde yazılı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu neden- le, zekât mükellefi olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi, zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir. Bu durumda zekât, senedin tahsil edildiği gün ödenmiş olur.

8. Taksitli olarak zekât verilebilirmi?
Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekâtı ödemesidir. Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.

9. Zekât vermenin belirli bir zamanı varmıdır?
Zekât vermenin belli bir zamanı olmayıp, farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı beklemeye gerek yoktur. Zekât vermekle yükümlü olanların, yü- kümlü oldukları andan itibaren en kısa zaman- da zekâtlarını vermeleri uygun olur.

10. Ticaret malının zekâtı kendi cinsinden ödenebilirmi?
Ticaret mallarının zekatı, malın değeri üzerin- den hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir.

11. Ticaret malının zekatı neye göre hesaplanır?
Kar amacıyla alınıp satılan mallara "ticaret malları" denir. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla 80.18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerin- den bir yıl geçmesi halinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekatını vermesi gerekir. Zekat, ileride elde edilmesi muhtemel kardan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekatı verilirken, karsız olarak zekatının verildiği tarihteki değeri esas alınır.

12. Alacakların zekatı nasıl verilir?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekatlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekatı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatlar da ödenmelidir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekatının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu ta- rihten itibaren zekat mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez.

13. Alacaklar zekata mahsup edilebilir mi?
Ödeme güçlüğü çeken borçlu kişi, kendisine zekat verilebilecek kişilerden ise, böyle bir kişide alacağı bulunan kişi, ondaki alacaklarını zekata mahsup edebilir.

14. Arazî mahsulünden zekat verilmesi gerekir mi?
Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen her türlü ürünün, nisap miktarına ulaşması halinde (yaklaşık 650 kg.) zekatının verilmesi gerekir. Yüce Allah; "Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin..." (Bakara, 2/267); "Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekat ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf eden- leri sevmez." (En’am, 8/141) buyurmaktadır. Hz. Peygamber de, "yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova(el emeği) ile sulananlarda ise yirmide bir vardır" buyurmuştur. (Buharî, "Zekat", 55) Hadiste de belirtildiği gibi, mahsulün zekatının verilmesinde toprağın işlenmesi ve su kullanımı esas olarak alınmaktadır. Buna göre toprak emek sarf edilmeden yağmur, nehir, dere, ırmak ve bunların kanallarıyla sulanıyorsa, çıkan mahsu- lün 1/10’i; kova, dolap gibi emekle veya suyun ücretle alınması, motorla sulama gibi masraf ge- rektiren bir yolla sulanıyorsa 1/20’i zekat olarak verilir.

15. Ürün elde etmek için yapılan masraflar, öşür verilirken dikkate alınır mı?
Günümüzde gübre, mazot, ilaç gibi masraf- lar da üretimin maliyetinde önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal ürünle- rin zekatında, elde edilen hasılattan (gayr-i safi), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının ge- tirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan son- ra, geriye kalan ürünün nisap miktarına ulaşması halinde, tabiî yollarla sulanan arazide 1/10, kova, tulumba, su motoru vb. usullerle masraf veya emekle sulanan arazide 1/20 oranında zekat ve- rilmesi gerekir.
16. Ortakolarakekilenbirtarlanınürününün zekatınıvermeklekimyükümlüdür? Arazi mahsullerinin öşrünü, arazi sahibi değil, ürünün sahibi verir. Bu itibarla mal sahibi hiç- bir karşılık beklemeden tarlasını ekilmek üzere başka birisine verirse, çıkan mahsulün zekatını eken şahıs öder. Arazi ekilmek üzere belli bir üc- retle kiralanmışsa, zekatı (öşrü) kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, yarıcılık (müzaraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düşen mahsulün zekatlarını ayrı ayrı verirler.

17. Hayvanların zekatı yerine değeri verilebilir mi?
Malın zekatı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekatını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üze- rindende verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

18. Ziynet eşyasına zekat verilir mi?
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekata tabi değildir. Altın ve gümüşten yapılmış ziy- net eşyaları ise, zekat için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde zekata tabidir. Bu itibarla altından yapılmış ziynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla ve üzerinden bir yıl geçmiş ise zekata tabidir.

19. Emlakçılar, mülkiyetlerindeki dairelerin zekatını vermekle yükümlü müdürler?
Emlakçıların ticari amaçlı olarak alıp sattıkları daireler zekata tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak için emlakçıların ellerinde bulunan dairelerin, borç- ları çıktıktan sonra piyasa değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekatının verilmesi gerekir.

20. Şirket ortakları nasıl zekat verirler?
Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi, şirke- tin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığından kendi hissesine düşen miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekatını vermesi gerekir. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketle- rin; duran varlıkları (üretim aletleri, makine vb.) zekattan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb. gi- derlerin maliyet hesapları yapılıp çıkarıldıktan sonra dönen varlıkları (yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek vs.) ise net kar ile birlikte % 2,5 (Kırkta bir) oranında zekata tabidir.

21. Hisse senetleri zekata tabi midir?
Borsada alınıp satılan hisse senetlerine yatırım yapan kişinin, sahip olduğu hisse senetlerinin değeri, nisap miktarına ulaşması ve üzerin- den bir yıl geçmesi halinde % 2,5 (Kırkta bir) oranında zekatını vermesi gerekir. Fiilî olarak bir şirketin ortağı olan kişi ise, şirketin büro, alet vb. duran varlıkları dışındaki dönen varlığının, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekatını vermesi gerekir.

22. Zekat ve fitre kimlere verilir?
Zekat ve fitrenin kimlere verilebileceği Kur’an-ı Kerim’de belirlenmiştir. (Tevbe Sûresi, 60) Bun- lar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyu- lanlar (mukaddesatı korumak için mücadele verenler, ilim tahsil edenler), yolda kalmış olan- lar, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb adı verilen, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimselerdir.

23. Zekat kimlere verilmez?
Zekat ve fitrenin, Tevbe suresinin 60. ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara veril- mesi caiz değildir. Ayrıca zekat verilecek kişi, bu şartları taşısa bile zekat mükellefleri; 1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, 2) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına, 3) Müslüman olmayanlara, 4) Karı-koca birbirlerine, Zekat veremez.

24. Zekat ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?
Aldıkları zekat ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendile- rine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yö- netilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekat ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.

25. Ücretlilere zekat verilebilir mi?
İslam’da zekat ve fitrenin, kişilerin sınıf ve meslek gruplarına bakılmaksızın, kimlere verilip verilemeyeceği açıkça belirlenmiştir. Bu itibarla, belli bir geliri olduğu halde, bu geliriyle asgari temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka bir mal varlığı da bulunmayan kişilere zekat verilebilir.

26. Farklı ayarda altını bulunan kimse zekatını nasıl hesaplar?
Zekata tabi olma açısından altındaki ayar farkı önemli değildir. Çünkü hangi ayarda olursa ol- sun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa bütün altın çeşitleri tek başlarına veya diğer ayardaki altınlarla birlikte toplam ağırlıkları 80,18 gr.’a ulaştığında, diğer şartları da taşıması halinde zekata tabidir. Bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekatı, değerleri üzerinden hesaplanarak, % 2,5 oranında verilir.

27. Gayr-i meşru yolla sağlanan kazançtan zekat vermek gerekir mi?
Gayr-i meşru yolla sağlanan kazancın sahibi belli ise, bu kazancın sahibine iade edilmesi; belli değil ise, karşılığında sevap beklemeksizin yoksullara veya hayır kurumlarına verilerek el- den çıkarılması gerekir. Bu itibarla, gayr-i meşru yolla elde edilen kazancın tamamı ya sahibine iade edilerek veya hayır yolda harcanarak elden çıkarılacağından, zekatının verilmesi söz konusu değildir.

28. Temel ihtiyaçlar için biriktirilen para zekata tabi midir?
Aslî ihtiyaçlar; ev, ev eşyası, giyecek, ulaşım aracı ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı her- hangi bir taahhüde girilmişse o takdirde bu pa- ralardan zekat vermek gerekmez. Çünkü sözlü ya da yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir. Ancak böyle bir taahhüde bağlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, zekatının verilmesi gerekir.

29. Büluğ çağına ermemiş zengin çocuğun malından zekat gerekir mi?
Akıllı olmayan ve büluğ çağına ermemiş olan kişiler, dinen mükellef olmadıklarından zekat ile sorumlu değildirler. Ancak, zenginlerin malında fakirlerin hakkı olduğu için, zengin olan çocuk ve deliler kendileri mükellef olmasa da, veli veya vasilerince bunların mallarından zekat ve- rilmelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; "Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır" buyurulmaktadır. (Zariyat, 51/19) (Namaz ve oruçla yükümlü olmada aranan şartlar, ilke olarak zekatta da aranır. An- cak zekat, sosyal yardımlaşma ve dayanışma içeriği taşıyan malî bir ibadet olması ve ihtiyaç sahiplerinin haklarını da ilgilendirmesi sebe- biyle, diğer ibadetlerde aranan akıl ve ergenlik (büluğ) şartının bunda da aranıp aranmaya- cağı İslam bilginleri arasında tartışma konu- su olmuştur. Çocukların ve akıl hastalarının "öşür" denen toprak ürünleri zekatından sorumlu olduklarında görüş birliği bulun- makla birlikte, bunların zekata tabi diğer mallarından zekat alınıp alınmayacağı konu- sunda farklı iki görüş ileri sürülmüştür. Buna göre İslam bilginlerinin bir kısmı, çocukların ve akıl hastalarının zekatla yükümlü olmadığını savunurken, diğerleri bunun aksi görüşü dile getirmişlerdir. Sonuç olarak, aklî dengesi yerinde olmayan ve büluğ çağına erişmemiş kişiler, dinen yüküm- lü olmadıklarından zekat vermekle de sorumlu değildirler. Ancak, zenginlerin malında fakir- lerin bir hakkı bulunması (Zariyat, 51/19) ve zenginliğin borcu diyebileceğimiz zekatın toplu- ma karşı bir yükümlülük mahiyeti taşıması sebe- biyle zengin olan çocukların ve akıl hastalarının kendileri mükellef olmasalar da, velileri veya vasileri tarafından bunların mallarından zekat verilebilir.)

30. Babası ile birlikte oturan kimse zekat ile mükellef midir?
Babası ile birlikte oturan kimsenin kendi şahsına ait ayrı malı bulunur ve zekat için gerekli şart- ları taşırsa bu kişi zekat vermekle yükümlü olur. Ancak babası ile mallarını ayırmamışlar da ortak kazanıp ortak harcıyorlarsa, bu takdirde ellerin- deki birikim üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan kişi, zekatla yükümlü olur.

31. Vergi zekat yerine geçermi?
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekat ise dinî bir yükümlülüktür. Ayrıca zekat ile vergi, yaptırım kaynağı, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu iti- barla, devlete ödenen vergiler zekat yerine geç- mez. Zekatın ayrıca verilmesi gerekir.

32. Zekat havale yoluyla ödenebilir mi?
Zekat, bizzat elden verilebileceği gibi, vekalet veya havale yoluyla da verilebilir. Burada önemli olan, zekatın alacak kişiye ulaşmasıdır.

33. Üvey anne, üvey baba ve üvey çocuklara zekat verilebilir mi?
Kocası ölmüş ise üvey anneye, büluğ çağına erişip evden ayrılmış ise üvey çocuklara ve üvey babaya, fakir olmaları halinde zekat verilebilir. Çünkü bunlarla zekatı veren kişi arasında usul (bir kimsenin anası, babası, de- deleri) ve füru (çocukları ve torunları) ilişkisi olmadığı gibi, zekat veren şahıs bunlara bak- makla yükümlü de değildir.

34. Damat ve geline zekat verilebilir mi?
Fakir olan damada zekat verilebilir. Koca eşine bakmakla yükümlü olduğundan, kişinin gelinine zekat vermesi dolaylı olarak kendi oğluna zekat vermesi gibidir. Bu iti- barla, geline zekat vermek- geçerli olmakla birlikte- uygun değildir.

35. Zekat verilen kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa ne yapmak gerekir?
Zekat mükellefi, kime zekat verdiğini araştırmalıdır. Araştırma sonucu zekat veri- lebilecek kişilerden olduğu kanaatine vardığı birisine zekat verir. Daha sonra bu kimse- nin zekat verilecek kişilerden olmadığı or- taya çıkarsa, zekatı geçerli olur. Araştırma yapmaksızın zekat verir ve daha sonra bu kim- senin zekat verilebilecek kişilerden olduğu or- taya çıkarsa, zekatı geçerli olur; ancak böyle olmadığı anlaşılırsa, zekatı geçerli olmaz, ye- niden vermesi gerekir.

36. Kayınvalide ve kayınpedere zekat verilebilir mi?
Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerden olmadığı için, fakir iseler kendilerine zekat verilebilir.

1. Sadaka-i fıtır ne demektir, hükmü nedir?
Halk arasında fitre denilen sadaka-i fıtır, Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka, artıcı olma ve üzerin- den bir yıl geçme şartı aranmaksızın nisap miktarı mala sahip bulunan her Müslüman’ın vermesi vacip olan mali bir ibadettir. Sadaka-i fıtır, insan fıtratındaki yardımlaşma ve dayanışmanın bir gereği olarak insan be- deninin zekatı kabul edilmiştir. Bu nedenle sadaka-i fıtr’a, "can sadakası" veya "beden sadakası" da denilmektedir. Diğer taraftan fitre, yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesin- de, bayram gününün neşesinden onların da istifade etmelerinde önemli bir rol oynar.

2. Kimler sadaka-i fıtır vermekle yükümlüdür?
Sadaka-i fıtır, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olan her Müslüman’a vaciptir. Bireyin sadaka-i fıtır ile mükellef olması için öngörülen zenginlik öl- çüsü, zekatta aranan nisaptır. Ancak sadaka-i fıtırda, zekatta öngörülen, malın artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmamaktadır.

3. Sadaka-i fıtır ne zaman verilir?
Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayram- dan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bay- ram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

4. Sadaka-i fıtrın, buğday, arpa, hurma veya üzüm olarak verilmesi zorunlu mudur?
Hadislerde sadaka-i fıtrın miktarı, arpa, hurma veya üzümden bir sa’ (yaklaşık 2.917 gram) buğdaydan yarım sa’ olarak belirlenmiştir. Sada- ka-i fıtrın bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve bes- lenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber ve sahabe dönemindeki uygula- malar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarı ile, bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir gün- lük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Buna göre günümüzde sadaka-i fıtır, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.

5. Yurt dışında çalışan kişi, fitreyi Avrupa şartlarına göre mi yoksa Türkiye şartlarına göre mi verir?
Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklı olduğundan, sadaka-i fıtır mükellefinin kendi bulunduğu yere göre bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar üzerinden sadaka-i fıtrını vermesi gerekir.

6. Vaktinde ödenmeyen sadaka-i fıtır borcu nasıl ödenir?
Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında ye- rine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olan ilk fırsatta ödenmesi gerekir.

7. Sadaka-i fıtır kimlere verilir, kimlere verilemez?
Sadaka-i fıtır, zekat verilebilecek kimselere verilir. Zekat verilmesi caiz olmayan kişilere sadaka-i fıtır da verilmez.

kaynakça: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dok/zekat_sorulanlar.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder